"Koruma’dan Koruma’ya", Ulusal Koruma Planlaması Semineri II [29-30 Eylül, Yıldız Teknik Üniversitesi], İstanbul, 1993, s. 68-69.
KORUMADAN KORUMAYA
Bu bildiri alışılmış, bilimsel ağırlıklı, özel bir konuya çözüm getiren veya herhangi bir tespiti içeren bir konuşma değildir. Bu konuşma ile elimden geldiği ve süre yettiği kadar ülkemizdeki koruma faaliyetinin içinde bulunduğu çözümsüzlüğü dile getirmek istiyorum.
Öncelikle konuya çözüm getirmek için çoğunluğumuzun yalnızca teorisyenlerin değil, uygulamacıların yer aldığı bir çoğunluk-mutabakatının sağlanacağı bir taban oluşturmak gerekir diye düşünüyorum. Daha sonra ülke genelinde öncelikler dizisi içinde genelde mimarlık, özelde koruma-restorasyon faaliyetinin önceliğinin tespit edilmesi gerekir. Önceliğimiz nedir? Bunu bilmemiz gerek ve sonra öncelikler dizisi içindeki yerimizi daha üst sıralara çıkarmak için âcil olarak çalışmaya başlamalıyız.
Ayrıca topluluk içinde yer alan hemen herkes birleşerek bir topluluk olarak bir şeyler yapılabileceğine inandığını söyler de, iş uygulamaya gelince hemen hepimiz “one-man show” yapmayı yeğleriz. Niçin böyleyiz? Niçin söylediklerimizle yaptıklarımız birbirini tutmaz? Sizlerle doğruluğunu tartışmak istediğim bazı teşhislerim var. Bunlar doğru ise öncelikle halletmek için uğraşalım, yanlış ise bu konuşmadan dolayı beni affedin, vaktinizi aldığım için özür dilerim.
Okumuyoruz, görmüyoruz, dinlemiyoruz, çünkü benliğimiz daha önemli, bireysellik, ben, yalnız ve mutlak olarak ben. Bu öylesine önemli ki, her yerimize ve her şeyimize işlemiş, benim bildiğim doğru, benim yaptığım doğru, benim söylediğim doğru... Bu sebeple okumuyoruz, görmüyoruz ve dinlemiyoruz. Çünkü zaten biz, kişi olarak her şeyi biliyoruz.
İşte bütün sıkıntı buradadır. Bu benlik duygusu azalıp, aklıselim gündeme gelmedikçe, yalnız bizim konumuzun değil, ülkemizin hemen hemen hiçbir konusunun düzeleceği kanaatinde değilim.
Gelin, bizce önemli noktaları gündeme getirelim ve çözüm önerelim, tartışalım, sağlıklı bir sonuca ulaşalım, zaman içinde gelişen, gerek görüldüğünde değiştirilebilen tabu olmayan sonuçlara.
Bu seminer sonucunun da, geçmiştekiler gibi olmaması dileğiyle, saygılar sunarım.